Fatih Terim’in maç sonrasında bir taç atışı hatası ile kopardığı fırtınanın ardından dün de Gs yönetiminin yaptığı açıklamanın içeriği tiyatroyu iyice açığa çıkardı.
Tiyatro oynandı. Hedef, geçen hafta sahalarındaki maskaralığın ört bas edilemeyecek kadar ortada olması üzerine alınacak cezaların ligin gidişatını etkilemeyecek seviyeye düşürülmesi.
Bu nedenle tutarsız, kendileriyle çelişen, sporu bırakın, adaletin ruhuna aykırı argümanlarla çabalayarak ülke futbolunu yine zehirlediler ama kimin umurunda!
Kulüp açıklaması baştan aşağı “kendine Müslüman” bir anlayışın gülünecek cümleleri ile dolu ve üzerinde durmaya bile değmez ama dikkat çekici bazılarını şuraya yazalım:
“Bu sevk ile Şampiyonlar Ligi maçına saatler kala ülke menfaatleri hiçe sayılmıştır!”
“Teknik Direktörümüz Fatih Terim ve futbolcuların maruz kaldıkları tahrik ve taciz hiçe sayılmıştır.”
“TFF ve kurullarına ait güven sorgulaması onarılamaz bir yara daha almıştır.”
“TFF’nin hem yönetimi hem de bütün kurullarıyla bir an önce adalet ceketini giymesini bekliyoruz.”
Şu cümle de Başkan’dan:
“Türkiye’nin olması gerektiği nokta bu değil. Biz 2024’ü kaybettik Almanya’ya karşı. Neden kaybettik, bunun özeleştirisini yapalım. Milli federasyonların buna dikkat etmesi ve bütün takımlara destek vermesi gerek. Teknik heyet asla karışmadı. Sadece ayırmaya çalıştılar.”
Gülüyor musunuz, şaşırıyor musunuz, sandalyeden mi düştünüz, kendinize çimdik mi atıyorsunuz bilemem ama şimdi derin bir nefes alın, toparlanın ve lütfen elinizi vicdanınıza koyup şu söyleyeceklerimi düşünün.
Yakın tarihten hatırlatmalar yaparak bu “tiyatroyu” yorumlamaya çalışalım.
Bir… Geçen sene Caner Erkin Başakşehir maçında hakeme küfretti. Hakem duymadı. İçinde Gs’lilerin çoğunlukta olduğu ahlak savaşçısı kamuoyu ayağa kalktı. Federasyon gece yarısı apar topar toplandı. Kurallara ilave yapıldı. Caner’e dudak okumadan 6 maç ceza verildi. Hayat Gs’ye güzeldi. Hiçbir aklı başında Beşiktaşlı çıkıp da Caner’i savunmadı. Ancak, ceza verirken kuralların değiştirilmesine, bir daha uygulanmamasına, cezanın büyüklüğüne isyan etti. Aynı sezon içinde Gs’li Muslera, Fb’li Volkan ve Başakşehirli Emre de hakeme küfretti ama yeni kuralımız işletilmedi. Adalet ceketi diye tiyatro oynayanlar o gün kıs kıs gülüyordu. Çünkü Gs’nin CL’ye doğrudan gitmesi gerekiyordu!
İki… Gene geçen sene, Beşiktaş’ın üst üste üçüncü şampiyonluğunu engellemek için Fb ve Aykut Kocaman adeta Gs’ye çalıştı. Federasyon, Gs’ye fikstür avantajı sağlamak için kupa yarı final maçlarını 2 ay arayla oynattı. Quaresma-Josef itişmesinde hakem sadece Quaresma’yı attı ve o da yetmedi Quaresma’ya 5 maç çakıldı! O günlerde nedense Federasyon’a ve kurullarına güven tamdı! Çünkü Gs’nin CL’ye doğrudan gitmesi gerekiyordu!
Üç… Ancak, geçen haftaki maçın sonrasında Gs’li Belhanda’nın rakibine Quaresma’dan hiç de aşağı kalmayacak derecede yaptıkları sadece sarı kartla karşılık buldu ve Belhanda PFDK’ya bile sevk edilmedi. Çünkü üç maç sonra Beşiktaş, beş maç sonra Başakşehir maçları vardı! Adalet ceketi burada gene unutulmuştu. Çünkü Gs’nin bu sene de CL’ye doğrudan gitmesi gerekiyordu!
Dört… Geçen sezon başında oynanan Konya-Beşiktaş süper kupa finalinden sonra Konya seyircisinin sahaya girmesi üzerine Beşiktaş’ın da tribünlerini tamamen kapatan (ligin ilk haftasında Antalyaspor maçı) Federasyon, Gs-Fb maçında yan hakemin tepesine yabancı madde yağdırıp adamcağıza diz çöktüren Gs tribünlerini tamamen kapatamadı. O gün Federasyon ve kurulları dünya çapında, on numara, beş yıldız idi, çünkü Gs’nin CL’ye doğrudan gitmesi gerekiyordu!
Beş… Geçen sezon kupa yarı finalinde, Kadıköy’de Beşiktaş üç korneri sahaya yağan yabancı maddelerden dolayı atamadı. Tolga’nın vefat etmiş annesine küfredildi ve saha kenarı karıştı. Şenol Güneş ve bir Beşiktaş görevlisi yaralandı. Takım sahadan çekildi ve ikiyüzlü, sivri akıllı futbol kamuoyu “Beşiktaş hakem çıkmadan sahayı terk etti” diye zırvaladı. Kimse tahrikten falan bahsetmedi! Geçen haftaki maçın ardından Fb’li Jailton’un ayakları “kaba etine” vura vura kaçışını ise konuşan yoktu! Çünkü geçen sene Beşiktaş artık fazla olmuştu! Gs’nin CL’ye doğrudan gitmesi gerekiyordu!
Altı… Geçen haftaki Gs-Fb maçından sonra Hasan Şaş’ın yaptıklarını izleyen herkes aynı şeyi düşündü. Fatih Terim’in 1997-2000 arasında çizdiği agresif, vuran, kıran, tehdit eden teknik adam karakterinin ürettiği bu prototip senelerce işine gelmediği an bu görüntülere yol açtı. Gs bu “yavuz hırsız” prototipi ile bir sürü kupa kazandı. Bu prototip, başta kendi yaratıcısı da dahil olmak üzere medyada ve Federasyon’da hep korundu, el üstünde tutuldu, ülke futbolunun artı değeri gibi gösterildi. Arda Turan’lar, Belözoğulları hep görmezden gelindi, “abartmayalım”, “onlar bizim değerimiz” diye kollandı. Sonuç olarak yıl 2018 ve başımıza taç ettiğimiz bu prototip hala daha sporu zehirliyor, spor adamı olarak gösteriliyor. Ve işte Gs Başkanı’na sorarsanız durumu açıklarken bize babacan şakalar yapıyor! Teknik heyet sadece olayları yatıştırmak için sahadaymış! Gülmeyin, çünkü Çünkü Gs’nin bu sene de CL’ye doğrudan gitmesi gerekiyor!
Yedi… Geçen hafta Fatih Terim’in maç sonrası hakeme olan tepkisini gösterişini de izlediniz. Çok naif ve bir o kadar da diplomatik (!) olan bu tepkiyi ortaya koyan kişi, senelerce “imparator” diye el üstünde tutuldu. “Bak hiç hakemlere konuşuyor mu” diye övüldü. Hakemlerin çifte standartları ile kupaları mideye indirirken konuşmamak kolaydı ama bir taç atışı hatası ile ortalığı birbirine katarken bizim “imparatorseverler” ortadan kayboldu! Beşiktaşlı senelerce çalınan şampiyonluklarını gayet somut örneklerle anlatıp isyan ederken “ağlamayın” diyenler, bir taç atışı ile sahayı arenaya çeviren ve durum 2-0 iken oyunu soğutmadığı için en büyük hatayı yaparak durumun 2-2’ye gelmesinin baş sorumlusu olan imparatorlarına maç sonrasında sadece hakeme yüklendiği konuşmasından sonra kelime etmediler. Çünkü Gs’nin bu sene de CL’ye doğrudan gitmesi gerekiyor!
Sekiz… Ha bir de “imparator” diye senelerce futbolu zehirleyen kendine Müslüman bir rekabet anlayışını başımızda taşırken, futbola gerçekten bir katma değer ürettiği halde senelerce hakkı yenilen, “çakma filozof” diye dalga geçilen Şenol Güneş’imiz var! Geçen sene vahşiler kafasını yardılar ve Fb’lisi, Gs’lisi kol kola girip “numara” dedi. Düşünün adam kafasındaki yarığı, işine gelmediği için nasıl zırvalayacağını şaşırmış yarım akıllı bir futbol kamuoyuna anlatamadı! Milleti gazlamak için ezeli rakip gibi gösterilen ama aslında ezeli yoldaş olan bu iki sarışın Şenol Güneş üzerinden Beşiktaş’ı aşağı çekmek için çabaladı durdu. Çünkü Beşiktaş artık çok oluyordu! Federasyon o sahayı kapatamadı, o maçı hükmen Beşiktaş’a veremedi. Beşiktaş tekrar maçına çıkmayarak manevi tokadı attı ama o günlerde adalet ceketi pek moda değildi! Çünkü Gs’nin CL’ye doğrudan gitmesi gerekiyordu!
Dokuz… Bir de tahrik konusu var muhteşem açıklamada. Hatırlar mısınız, 2014-15’te Veli ile Sneijder tartışmış, Sneijder Veli’yi yüzünden itmiş, Veli de aynı şekilde cevap verince Sneijder kendini yere atmış, sadece Veli oyundan atılmıştı. O gece maçtan sonra büyük futbol düşünürü, zarafet abidesi yorumcu Erman Toroğlu “Sneijder kurt oyuncu tabii” demişti. O gün hayat Gs’liye güzeldi. Kurttu kuzuydu diyerek o sezonu da ham hum şaralop mideye indirirken tahrik falan ne demekti! Çünkü Gs’nin CL’ye doğrudan gitmesi gerekiyordu!
Tiyatro oynandı, mesajlar verildi, bitti. Şimdi top PFDK’da. Ancak, çıkacak cezanın komedi olacağını tahmin ediyorum. Bu ülkenin ligi haklıya değil güçlüye ayarlıdır!
Fark nerede biliyor musunuz? Samimiyette! Ne Caner’in, ne Quaresma’nın hareketlerini savunmuyoruz. Cezaysa ceza verilsin, neyse gereği yapılsın diyoruz ama siz karşınızda kendine iğneyi böyle batıran bir Gs, Fb görüyor musunuz? Görüntülere bak, açıklamaya bak!
Bir yanlış Beşiktaş’tan geldiğinde oturup bunu savunarak, saçmalayarak, tutarsızlaşarak kimseyi enayi yerine koymadığımız sürece haklıyız ve haklı kalacağız. Zayıf noktaları bu!
Ha unutmadan, bir de dara düşüldüğünde camı kırıp kullanılan “milli menfaat” mevzuu var.
Neymiş, sevkler CL maçına beş saat kala açıklanmışmış! Bak sen! Türlü çifte standartla şampiyonluğu al, adaleti paçavra et, sahayı arenaya çevir, o zaman hayat güzel, hak ettiğini (beş saat önce beş saat sonra ne fark ediyorsa) “ama şimdi mi söylenir aaa” diye şikayet et! Çok dokunaklı!
Ha takımın morali bozuldu diye mi içerlediniz? Geçen sene, teknik adamının kafası vahşilerce yarıldığı ve hükmen kazanması gereken maçı tekrarlayarak Beşiktaş’ı moral olarak çökertip şampiyonluk maçında Telekom’a karşınıza gönderen Federasyon’a da içerlemiş miydiniz? Efendim? Adalet ceketi mi? Ses gelmiyor!
Bu da “milli menfaatler” penceresinden sunuluyor! İyi gene doğrudan “Gs’nin menfaatleri” diyecek kadar sepet yerine koymamışlar bizi! Geçen sezon şampiyon olması gerekirken engellenen Beşiktaş bu sene CL’de daha da iyisini yapabilecek ve ülke puanına nefes aldırabilecek iken şampiyonluğunu çalmak milli menfaat anlayışınızın neresine oturuyor bir de onu anlatsaydınız da dinleseydik!
Milliyiz ya, 2024’ü neden kaybettiğimize yoğunlaşmalıymışız. Futbol kamuoyu değil yoğuşmalı kombi mübarek!
Hakikaten nedenini merak ediyorsanız söyleyelim Sayın Başkan… Avrupalı sizin tutarsızlıklarla dolu, standardını tutturabildiği cezaları vermekten bile aciz, zor durumda kaldıklarında sarışınları doğrudan CL’ye göndermeye ayarlı Federasyon’unuzun temsil ettiği hastalıklı spor dünyasını yanına yaklaştırmıyor da ondan kaybediyoruz 2024’leri, 2028’leri! Biz oralara “yoğuşurken” siz Belhanda’yı kaçırın, stadınız kapanmasın ama başkalarınınki kapansın, oyuncunuz atılmasın ama başkalarınınkiler atılsın, ceza almayın ama başkaları cezadan cezaya koşsun, rakiplerinizin dudakları okunsun, sizin dudaklar mühürlü kalsın, kurtlar-kuzular falan derken Üsküdar’ı geçin, isyan edene “ağlak” deyin, sıra size gelince adalet ceketi giyin, hayat o zaman güzel, milli menfaatler pek yerinde!
Öyle bir ikiyüzlülük ki yaz yaz bitmiyor!
Son olarak gene kulüp açıklamasından dikkat çekici bir cümle:
“Teknik Direktörümüz Fatih Terim ile Galatasaray arması bir araya geldiğinde dünya futbolunun saygısı sadece renklerimize değil aynı zamanda Türk futboluna, Türkiye’yedir.”
Bu inciyi de Milan’ın eski oyuncusu Andrea Pirlo’nun, işler tıkırındayken “hakemler hakkında konuşmayan adam”, taç atışı hatalı verilince “adalet savaşçısı” olan pek sayın imparatorumuz, biricik futbol değerimiz hakkındaki şu sözleri ile yanıtlayalım ve yazımızı bitirelim:
“Terim Milan’dan önce canının istediği her şeyi yapabildiği, daha düşük profilli takımlarda görev almıştı ama burası Milan’dı. Burada bazı hareketlerin tolere edilmeyeceğini herkes bilirdi. Taktik bilgisinin yetersizliğini ve tüm oyun planının takımı bağıra çağıra motive ederek, sahada iyi bir sonuç almamızı ümit etmek olduğunu anlamamız çok uzun sürmedi. Belki böyle bir plan başka yerlerde işliyor olabilirdi ama Milan’da işlemezdi. İşlemedi zaten.”
Ağlama Pirlo! Adalet ceketini giy öyle konuş!
Soru sorma… Çünkü Gs’nin CL’ye doğrudan gitmesi gerekiyor!
Cengiz Gürsel