Erzurumspor’u farklı yenip, el âlemin puan kaybettiği bir haftayı azami kârla kapamanın keyfinin gölgeleyebileceği bazı tehlikeleri şimdiden görmekte fayda var.
Bir defa ligimizin ne kadar çerden çöpten, tırışka bir organizasyon olduğunu ortaya koyalım. Sezon başı itibarı ile en sorunlu takımlardan olan, ben dâhil çok kişi tarafından 5-8. sıralar arasına oynayacağı tahmin edilen Beşiktaş şimdi şampiyonluk adayı olarak konuşuluyor.
Bu Beşiktaş futbol takımını küçümsemek değil, mevcut değişkenlere bakarak yapılan gerçekçi bir tahmindi. Yoksa hakkını verelim; Beşiktaş artık sezon başındaki takım değil. Artık skoru aldıktan sonra daha güvenli ve coşkulu oynayan, hatta kısa süreli patlamalarla skor artıran yarışmacı bir takım olduk.
Sergen Yalçın 13 hafta sonunda bir futbol ezberi ortaya çıkarmayı başardı. Artık elinde bu kadro ile neyi nasıl yaparsa nasıl sonuç alacağına dair hem olumlu hem olumsuz yönde yeteri kadar veri mevcut.
Dün gece de o ezber sahadaydı. On numarasız bir oyunu kurmak için Ghezzal’e ayrı rol vermek, ona (eğer takımda ise) Mensah’ı eklemek ve Abou Bakar’ı da orta sahaya yaklaştırıp organizasyona yardım ettirmek. Bu arada savunmada haddini bilerek, fanteziye girmeden topu mümkün olduğu kadar hızlı biçimde 6 ve 8’e kazandırmak.
Futbolu çok karmaşık bir şeymiş gibi anlatanlara bakmamak lazım. Bu oyunun basit bir mantığı var, o da rakibin dengesini bozmak. Ama şöyle ama böyle bir şekilde, hem dengede kalmaya hem de rakibin dengesini bozmaya çalışıyorsunuz.
Beşiktaş’ın oyununda hız anahtar önemde. Çünkü bu kadro ile Beşiktaş’ın oynayabileceği çok oyun şekli yok. Bekleyerek set oynamak bu kadronun işine gelen bir şey değil. Rakibin dengesini diş söker gibi sağa sola çeke çeke bozacak bir kadrodan (Şenol Güneş kadroları) bahsetmiyoruz. Bir şey yapacaksak dün geceki gibi şipşak halletmek zorundayız.
Erzurumspor maçının ilk yarısı neden çöpe gitti sorusunun cevabı pek çok yerde aranabilir. Bence ligde kolay maç olmamasının nedeni kadro kalitesinin (abartıldığı kadar kötü olmadığı gibi) çok üst düzeyde olmaması. Yani kimse o dört sezon öncesinin silindirini beklemesin. Erzurumspor gibi bekleyen ve Beşiktaş’ı set oyununa zorlayan her takım ilk yarıdaki görüntüyü yaşatabilir.
Bu takımın etkin oynama koşulları daha dar ve belirli. Sergen Yalçın’daki gelişme bu koşulları keşfetmiş olması. Yoksa muhtemelen onun da uykularını kaçıran eksikler hala orada duruyor. Kulübe zengin gibi dursa da takımın performansı 5-6 adama bakıyor. Dün gecenin en iyisi Josef mesela… Gene dün gecenin en iyilerinden Rıdvan gibi.
Örneğin, bu kalecilerle olmaz. Dün geceki gibi son derece rahat bir maçtan sonra da aynı fikirdeyim… Şampiyonluk yarışı kızıştığında, ayaklar bir ton çekerken, stres alır başını giderken kaleci konuşur. Bu deneyimdeki kalecilerle Beşiktaş büyük risk alıyor. Üstelik kaleye duyulan güvensizlik takımın ileri doğru oyununu da olumsuz etkiliyor, alınabilecek riskler alınamıyor, özellikle 0-0’ı oynamak bu kalecilerle zorlaşıyor. Bir de Ersin’in ayağı hakikaten kötü. Hayatında top oynamamış, sahaya ilk çıktığından beri üç direk arasında durmuş gibi vuruyor topa!
İkincisi, stoperlerin uyum sorunu hala devam ediyor. Vida-Welinton ikilisinin topu oyuna sokuşu (bu konudaki heveslerine rağmen) sorunlu. Montero topu bunların ikisinden de daha iyi kullanıyor. Dün gece sorun yaşamadılar ama bu Erzurumspor’un gol sorunu yaşayan bir takım olmasından kaynaklanıyor. Ligdeki her takımın stoperlerin arasındaki uyumsuzluğu değerlendirecek forveti var.
Üçüncüsü de, Beşiktaş’ın bazı mevkilerde tek tabanca gitmesi. Rosier olmadığında sağ kanat felç. Örneğin, dün gece ilk yarıda kimse mecbur kalmadıkça sağa dönmedi. Necip orada idare etti ama ikinci yarıda gene kendini aştı. Bir diğeri Rıdvan yoksa yerine gelecek Nsakala kaliteyi bir-iki diş düşürüyor. Forvet arkası idareten gidiyor. Ljajic’in yerine biri gelecek muhtemelen. Gol noktasında da Abou Bakar’ın eline bakıyoruz. Arkadan gelenler güven vermiyor. Larin, Abou Bakar ile birlikte sol çizgide verimini artırdı.
Erzurumspor maçını zordan kolaya çeviren bana göre Necip’ten ziyade Josef idi. Penaltı öncesinde topu dikine çok hızlı ve isabetli kullanınca Erzurum’un ikinci bölgesi delindi ve dengesi bozulan savunma pozisyonu verdi. Beşiktaş için bütün mesele rakibin dengesini bozacak bir anı yakalayabilmek ve hızlı düşünüp, uygulamaktır. Dün rakibin set oyunu stratejisi bu şekilde çökertebildi. Hızlı düşünme bazı takımlar için avantaj olabilir ama Beşiktaş için olmak ya da olmamak meselesi.
Nkoudu da böyle bir adam örneğin. Birçok kişinin aksine ben kadronun önemli adamlarından olduğunu düşünüyorum. Hızlı ve o hıza göre savruk değil. Bu nedenle bütünleşmiş rakiplerde sızıntı yaratabilecek, denge bozabilecek bir oyuncu. Nkoudu’nun sorunu devamlılık. Çok sakatlanıyor.
Ancak, tekrar tekrar yazmakta fayda var… Töre, Oğuzhan, Güven, Atakan, Hasic devreye girmek zorunda. Allah Rosier ve Abou Bakar’a da sezon boyu yetecek güç kuvvet versin inşallah.
Toparlarsak, oyun seçenekleri daha fazla bir takım olabilmek için takviyeye ihtiyaç olan dört mevkiin kaleci, forvet arkası, sağ bek ve santrafor olduğunu söyleyebiliriz. Devre arası bir (şanslıysak iki) oyuncu alınabileceğini tahmin ediyorum. Ben olsam hakkımı kaleci ve forvet arkasına kullanır, şimdiden bazı mevkilerdeki adamlarımın 40 maçı çıkarabilmesi için dua etmeye başlardım.
Son olarak bir başka tehlikeye dikkat çekelim.
İlk 6-7 hafta hayal kırıklığı yaratan Sergen Yalçın’daki toparlanma hem geleneksel hem sosyal medyada uçuşa neden olmaya başladı. Yine ayarımız kaçtı. Hayalleri bu kadar üst düzeye taşımanın bedelini ilk bocalamada ödüyoruz. Olumlu gelişmelerle sessizce umutlanıp, kötü olanlarda kafamızı duvarlara vurmadan beklemeyi öğrenemedik.
Beşiktaş bu şekilde giderse iş Sergen Yalçın-Fatih Terim mücadelesine dönecek ve medyadaki Gs lobisi bugünden işaretlerini verdiği bel altı vurmalarına başlayacak. Konu Gs ve Fatih Terim ise işin ne kadar çirkinleşebileceğine dair ufkun sınırı yok! Bu noktada hocanın dengelerinin bozulmaması için önce taraftarın ayaklarının yere basması lazım. Çünkü belli oldu ki Beşiktaş bir teknik direktör takımı. Sergen Yalçın’ın performansı doğrudan takıma yansıyor.
Beşiktaş’ta kim gelecek kurmaya başlasa başta Gs olmak üzere sarı renkli lobinin hedefine oturuyor. Lucescu, Şenol Güneş örnekleri taptaze. Bu nedenle Sergen Yalçın’ın başta, bana göre spor adamlığı son derece tartışmalı bir kişilik olan Fatih Terim ile kıyaslanması gibi saçma sapan gündemlere düşmeden takımımıza odaklanmaya devam etmeliyiz.
Cengiz Gürsel