Ankaragücü’nü Vida’nın golü ile 1-0 mağlup ettik ve son 6 maçtan çıkardığımız puan 15’e ulaştı.
Yine ıkına sıkına gelen bir galibiyetti. Haftalardır konuşulan eksikler, artılar, avantajlar, dezavantajlar Ankaragücü maçında da sahadaydı.
Çok özetle, Josef kilit rol oynamaya devam ediyor. Onun sayesinde Atiba daha çok rakip alanda kalıyor. Ghezzal inişte. Mensah gene yok. Oyunu Ghezzal-Rosier ile kurmaya çalışıyoruz. Abou Bakar sert savunma hedefi haline geldiği için fazla güç harcıyor.
Bitmedi… Nsakala hücumda hiç yok ama savunmada çok kritik işler yapıyor. Vida-Welinton hücum hattı zayıf takımlara karşı sırıtmıyor ama oyunu geriden kurmada kötüler. Ersin’e atılan 20 geri pasın 15’i taca, 5’i rakibe gidiyor.
Bu kadar eksik ya da soru işareti ile hala şampiyonluktan bahsediyoruz, zira ligin ortalama kalitesi çok kötü. Misal, dün Ankaragücü’nün forveti Emre Güral sıradan bir oyuncu ama sakatlanıp çıktığı dakika adeta maçın kırılma anı oldu, çünkü çıkana kadar savunmayı zorluyordu. Gol atması gayet mümkündü.
Galibiyet serisi yakalamışken, yani testi kırılmadan yeniden kayda düşelim. Beşiktaş öyle gümbür gümbür “ben geliyorum” diyen galibiyetler almıyor. Bir yerde bir kırılma olacak, eğrisi doğrusuna gelecek ve rakibin dengesi şaşacak… Bu geçen hafta Erzurum maçında hızlı dikine bir pas idi, dün de Ghezzal’ın duran topu oldu. O yüzden Beşiktaş’ın maçları hala her sonuca açık.
Gene de hak yemeyelim. Artık sahaya çıktığı zaman maçın favorisi olan, şapkadan çıkacak o tavşanı sonuna kadar kovalayan daha yarışmacı bir takımız.
Bir de maçın hakemi vardı tabii… Kambersiz düğün olmaz. MHK’nin temsilcisi sarı kart göstermemeyi iyi hakemlik zannettiği için Ankaragüçlü Atakan maçı kartsız tamamladı. Karşılıklı bileğe basmalar atlandı. Ankaragüçlü Yunan oyuncunun cin bir şekilde sakatlıktan sahaya girerek az daha gol atıyor olması da sorun olmadı. Beşiktaş’ın attığı bir gol tartışmalı şekilde iptal edildi. Sarı renkliler konu olduğunda gidilen VAR’a da gidilmedi. Falan filan… Türk hakemliği bildiğiniz gibiydi yani.
Ancak, galibiyet geldi, hatta seri yakalandı ya hayat toz pembe.
Siz öyle sanın… Aslında kader ağlarını örüyor ama taraftara bakarsak sorun yok.
Vida’nın kartal ruhu… Rosier’in “Street Fighter Ken”e benzemesi… Josef kırk yıllık Beşiktaşlı gibi… Bu Güven Beşiktaş’ın topçusu olamaz… Gündem bu.
Halbuki bakın bu arada neler oldu.
Beşiktaş’tan bir gün önce oynanan Fb-Başakşehir maçı hakem tarafından alınıp Fb’ye verildi. Başakşehir’in galibiyeti halinde ilk kez iç sahada üst üste dördüncü maçını kaybedecek olan Fb serbest düşüşten kurtarıldı ve potada tutuldu.
Böylece, Karagümrük maçında hakeme saydıran Fatih Terim’e de verilen ceza 5’te tutuldu. Neden 5? Fikstüre bakın anlarsınız. Ceza bitimindeki ilk maç Beşiktaş deplasmanı da o yüzden! Ah ne tesadüf değil mi?
Yayıncı kuruluşta Sergen Yalçın’dan “X kişisi” diye bahseden spikerin nikah şahidinin Fatih Terim çıkması. Aynı kanalda görev yapan idarecilerin Gs stadında ya da Fatih Terim ile resimleri falan derken etrafımızın gene inceden sarıldığını görmek zor değil.
Şunu kabul edelim. On numara futbol da oynasanız, hiçbir şey de yapmasanız bu lig sonuçta Gs-Fb çekişmesine indirgenmek zorundadır. Kapı bu ikisine çıkmadıkça ligde hiçbir taş yerine oturmaz, rahat bırakmazlar. Burada odak futbol değil ranttır. O rantı da bunların çekişmesini gerçek bir rekabet zanneden (zannettirilen) milyonlar sağladığı için bu lig iki kutba indirgenmiş beşinci sınıf bir organizasyondur ve bu hali yüzünden Avrupa’da rezil olmaya mahkumdur.
Olsun ne gam! Bizim derdimiz iki kulübün menfaatleri…
Fb yedi senedir şampiyon olamıyor ve 12 senedir CL’ye gidemiyor. Potadan düşmek, çözülmek üzere… Hakem de hakem diye bağrışıyorlar üstelik! O halde hemen bir el atalım. Sonuçta 20 küsur milyona decoder satacağız, gazete okutacak, tv izlettireceğiz değil mi?
E öbür tarafta bunların aynı dünya görüşüne sahip kırmızılı ikizi Gs var… Hakemlerin, PFDK’nın biriciği Gs’miz durur mu? Hem de Türkiye şampiyonunun CL gruplarına doğrudan katılabileceği son sezon oynanacak da Gs boş duracak öyle mi? Çok naif gördüm sizi!
Bir de kalkmış birbirlerini suçluyorlar. “Hangimiz daha kötü olmayı başarabiliyoruz” tartışması! Mahallede kıskançlık kriziyle kendinden geçip “yolarım seni” diye bağırarak saç saça girmiş kızlar gibiler! Tencere dibin kara, seninki benden kara rekabeti!
Bizler Vida’yı, Güven’i falan tartışırken, yani lay lay lom ederken, bin kere yaşadığımız Türk futbolunun dinamikleri yeniden harekete geçti.
Bir cisim yaklaşıyorsa şaşırmayın.
Sonra üzüntüsü büyük oluyor.
Cengiz Gürsel