Tesadüf diye bir şey yok.
Neden-sonuç zinciri var…
Bana göre:
1) Önce şunu bu sezonun temel cümlesi olarak en tepeye yazın: Bu sezon, Tr’nin şampiyonunu doğrudan CL gruplarına yollayacağı (eşittir 25 milyon Euro) son sezon.
2) Sonra gene bu sezonun şu diğer temel cümlesini de altına yazın: Fb 7 senedir şampiyon olamıyor, 12 senedir CL’ye gidemiyor. Ayrıca, Ali Koç’un üç sene önce başkan seçilirkenki kredisi tükendi.
3) Ve son olarak şunu da sakın gözden kaçırmayın: Döviz dalgalanması, pandemi, ekonomi derken yayıncı kuruluş krize girdi. Millet futboldan tiksindi, kaçışta. Acilen camı kırıp, en iyi satan ürünün (Gs-Fb çekişmesi) piyasaya çıkması lazım. Bu ilk üç maddeyi dikkate almadan futbol konuşan herkes benim nazarımda bu ülkeye dün gelmiş bir Japon kadar saf ve naiftir.
4) Bu yüzden sezon başı medyada istisnasız ve mide kaldıracak kadar yüksek dozda bir Fb fırtınası estirildi. Hatta geçen seneki Falcao işkencesine rahmet okutacak kadar aşırıya gidildi. Kamuoyu Fb’nin şampiyonluğuna şartlandı. Gs zaten gemisini yürüten kaptan. Ligin tek hacıyatmazı. Saman altından su yürütme ustası. Bir şekilde gelir tepeye çıkar. Dolayısı ile sezon bu çekişmeye hazırdı.
5) Başakşehir alacağını almıştı. Trabzon kendi ayağına sıkıp Ünal Karaman’ı yolladığı gün inişe geçmişti. Arada Alanya falan çıkış yaptı ama herkes bunların sadece lige sos olduğunu biliyordu. Ortam Gs-Fb yarışına müsait görünüyordu.
6) Denklemi (her zaman olduğu gibi) bozabilecek tek kulüp Beşiktaş idi ama onun sorunları da öyle böyle değildi! Nitekim sezona berbat bir başlangıç yaptı. Sergen Yalçın da şaşırtıyor ve bocalıyordu. O günlerde kimse SY için çizgiyi geçen konuşmalar yapmıyordu. Çünkü tehdit değildi.
7) Ancak, 8. haftadan itibaren beklenmeyen bir şey oldu. Beşiktaş, biz taraftarların dahi beklemediği şekilde toparladı. Üst üste zor maçları seriye bağladı. Bu arada sistemin şampiyon adayı Fb’yi de evinde devirdi. Fb aşırı puan kaybetmeye başladı.
8) 14. haftaya gelindiğinde Fb potanın dışına doğru inmeye başladı. Bu arada Gs, hakem elinden geleni yapmasına rağmen Karagümrük’e yenildi. FT en az 7 maç ceza alması gereken hareketlerde bulundu.
9) Derhal ayar geldi. Önce Fb Başakşehir’e de yenilmekten kurtarıldı, potada tutuldu. Hemen ardından FT’ye cezası Beşiktaş deplasmanından üç gün önce bitecek şekilde 5 maç olarak verildi ve bu iki sarı birbirine göbekten bağlandı. Bu arada hakem kararlarında ve özellikle VAR’ın kullanımında takımına bağlı standartsızlıklar zirve yaptı. Meydan bunlara kalacak, artık hangisinin lobisi diğerine diş geçirirse kurguyu o tamamlayacaktı. Gerisi “lige renk kattı” kontenjanından teşekkürünü alacak, haddini bilecekti. Kaç sezon yaşandı bu.
10) Bu arada en çok izlenen spor mecralarında SY üzerinden sınır aşan konuşmalar başladı. “Paranoya”, “X teknik adam” gibi tabirler “yanlış anlaşıldı, ay çok özür ayol” falan diye geçiştirildi. Ancak, biz bu filmi biliyoruz. Beşiktaş bu ülkede kurulu sarı düzene kafa tutabilen tek kulüptür ve ne zaman futbol takımı ile teknik adamı uyum yakalasa sistem bombalamaya başlar. Lucescu ve Şenol Güneş en belirgin iki örnektir.
11) Dolayısı ile meselenin tamamen ilk üç maddede yazılan “duygusal” hedeflerle ilgili olduğunu ve Beşiktaş’ın şu anda başkanıyla, hocasıyla, takımıyla, taraftarıyla yeniden ve yeniden sistemin kurgusuna kafa tutmaya çalıştığını düşünüyorum.
12) Ha bu kalecilerle olmaz, o da ayrı!
Cengiz Gürsel